''öyle bir ölsem öyle bir ölsem çocuklar size hiç ölüm kalmasa'' bugünlerde daha bir anlamlı hale gelen Aziz Nesin'in güzel şiiri... Ne de güzel söylemiş çocuklar hiç ölmese, çocukluklarini yaşayarak büyüse... Keşke ölümü çocukların yetişemeyeceği bir yere koyabilsek. Ama maalesef günden güne bu daha da imkansız hale geliyor.
Çocukların masumiyetinde boğuluyor dünya... Son günlerde çocuk cinayetleri, çocuk kaçırmaları ve çocuk tecavüzleriyle ilgili sarsıntılı bir süreçten geçiyoruz. Son aylarda vahşice işlenen çocuk cinayetleri ve tecavüzleri, hem vicdanları derinden yaralıyor hem yalnız ailelerini değil tüm Türkiye'yi yasa boğuyor hem de hepimizi kaygıya sürüklüyor. Kaçırılan, tecavüze uğrayan ve cansız bedenleri bulunan çocukların sayısı artıyor.
Halbuki Çocuklar, bizim çocuklarımız… Hatta çocukluğunu yaşayamamış çocuklarımız. Son günlerde gündemden düşmeyen, hatta uzun zamanlardır hep öyle olan, yüzümüze çarpan, bizi derin bir sorgulamaya itmesi gereken, koruyup kollayamadığımız, kol kanat geremediğimiz çocuklarımız... Onlar Kanatlanıp birer melek olmuş, cennetin kapısında bizden hesap soracakları günün telaşıyla bekleyeceklerdir. Niye mi? Çünkü kör, sağır ve dilsiz bir toplum olduk da ondan. Çocuklarımıza, kadınlarımıza, hayvanlarımıza yapılan eziyetlerde hep suskun kalmayi tercih ettik. Onları korumak için kılımızı bile kıpırdatmadık. Yer yerinden oynamalıydı oysa bir bebeğin canının yakıldığı o ilk gün... Oysa ki bizim Çocuklarımızın yanında olmamız gerekirdi. çocuğun yanında olmak çocuğa sevgi vermek demektir. Sahip çıkan sevgi değil, duygusal sevgi de değil, yalnızca çocuğa onu sevdiğinizi ve onayladığınızı hissettirecek biçimde davranmaktan bahsediyorum.
Sürekli şiddet gören, hakarete uğrayan, bağırıp çağırılan bir çocuğun, kendisine uzanan en ufak bir "şefkat"i anında bütün varlığı ile o ele koşulsuzca uzanması... Yanlış insanları bu şefkat duygusuyla farklı algılaması ve kötülüğe maruz kalması... İşte burda çocuklarımızı yetiştirirken sevgiyle büyütmeye çalışmanin ne kadar önemli olduğunu anlayabiliyoruz.
Çocuklar ölmesin, öldürülmesin, kelebekler gibi ateşe atılarak yanmasın, bedenlerine ve ruhlarına kötü eller dokunmasın, onlar bizim geleceğimiz... Özellikle sokaklarda yalnız bırakılmaması gereken küçük çocuklara, sadece yabancılara karşı değil, tanıdık yüzlere karşı da mesafeli olmaları ve anne-baba dışında hiç kimseyle birlikte bir yerlere gitmemeleri gerektiğinin anlatılması gerekiyor. Ayrıca çocukların kendilerinden izin alınmadan yapılan davranışlara (kucaklama, öpme, sevme, saçını okşama, kucağa alma, elini tutma vb.) karşı 'Hayır!' diyebilecekleri ve devam edilmesi halinde mutlaka bağırarak uzaklaşmaları, hatta etraftaki kişilerden yardım istemeleri bilincinin aşılanması önem taşıyor. Hatırlatırız ki, küçük çocukların her türlü istismara uğraması karşısında tedbirler almak hepimizin ortak görevidir. Kötülüğü, cehaleti, cinsel açlığı, farklılıklara karşı kini, öfkeyi bir potada eritmenin tek yolu bu. Çocuklarımızı korumamızın da yegane yolu bu. Bunun için de toplumdaki her bireye çok ama çok büyük sorumluluklar düşüyor. Çocuklarınızı sevgiyle büyütün. Kötülüklerden ve kötü insanlardan uzak tutun lütfen... Çocukların ağlamadığı, öldürülmediği, üzülmediği bir dünya umuyorum...